-->

Sayfalar

20 Eylül 2014 Cumartesi

Güçlü Yönlerinizle Yükselin




Başarılı insanlara baktığımız zaman akılcı davrandıklarını, önceden düşünüp planladıklarını, başarmak için çok istekli olup, çok çalıştıklarını görürüz. Kuvvetli yönlerini keşfederek, bunu kullandıklarını görürüz.Bizlerde en yetenekli olduğumuz konulara konsantre olmalıyız. ‘Çok çalışırsa herkes her şeyi yapabilir’ fikri çok anlamlı gelmiyor bana. Üstelik zamanımızda çok değerli. Zayıf taraflarımızı güçlendirmeye çalışmak yerine , kuvvetli tarafınızı keşfedip, onunla ilerlemelisiniz.

Kuvvetli yönler neler olabilir?

·       İstediğini başarmak için sonuna kadar mücadele etmek,

·       Başarıya ulaşmaktan büyük zevk almak,

·       Hızlı öğrenmek,

·       İş bitirici olmak,

·       Resmin bütününü görüp, strateji geliştirebilmek,

·       İnsan ilişkilerinde başarılı olmak vb.

Dünya genelinde genç kuşaklar X, Y, Z kuşakları olarak adlandırılıyor. X kuşağı yeniliklere adapte olmaya çalışırken, bir yandan sabırla iş hayatlarında kademe atlıyor; Y kuşağı iş hayatında hemen yönetici olmayı, para harcamak için çalışmayı tercih ediyor, kendi görüşlerinden asla vazgeçmiyor; Z kuşağı ise, ipad’leriyle sosyalleşiyor.

Herkesin güçlü yanları farklı olmasına rağmen kuşakların güçlü yanlarının birbirinden farklı olduğunu görüyoruz. Bu kuşakların güçlü ve zayıf taraflarına bir göz atalım mı?

Y Kuşağı (1980-1999 arası  doğanlar)

1. Adaptasyon,2. Bilgi, veri elde etme, 3. Sorumluluk sahibi olma, 4.Başarılı olma 5. Kavrama

X Kuşağı (1965-1979 arası doğanlar)

1. Bilgi, veri elde etme,2. Başarılı olma, 3. Sorumluluk sahibi olma,4.Öğrenme,5. İlişki kurma,

Baby Boomer  (1946-1964 arası doğanlar)

1. Sorumluluk sahibi olma, 2. Başarılı olma,3. Adaptasyon,4.Geliştirme,5. Empati kurma

Gelenekseller (1946'dan önce doğanlar)

1. Sorumluluk sahibi olma, 2. Uyum, 3. Empati kurma, 4. Tutarlılık, 5. Başarılı olma,


kaynak

Bunları yazarken aklıma bir hikaye geldi;Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyüyünce iyi bir judo ustası olmak gibi büyük bir hayali varmış. Sol kolunu kaybetmesiyle bu hayali de yıkılan çocuğun babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına giderek yardım istemiş.

Usta ertesi günden itibaren tam on yıl boyunca çocuğa tek bir hareket öğretmiş ve her gün bu hareketi çalışmasını istemiş. Çocuk zaman zaman hocasının yanına gitmiş.
“Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz” diye sormuş.
Hocanın cevabı ise her zaman: “Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz” olmuş.

2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10’uncu yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip “Hazır ol” demiş “Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın.”

Delikanlı şaşırmış. Hem sol kolu yok hem de judoda bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Delikanlı ilk müsabakasına çıkmış.

Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. İkinci, üçüncü maç, çeyrek final, yarı final derken final maçına çıkmış. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış. Rakibini yenmiş ve şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş ve;
“Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım” diye sormuş.
Hocası da:“Bak oğlum, 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir” demiş.
 
Kuvvetli yönlerimizi geliştirirken, zayıf taraflarımızı yönetmeliyiz. 
Eğer zayıf taraflarımıza enerjimizin büyük kısmını harcarsak başarılı olamayız.
Zayıf yönlerin etkisini azaltmak için, aşağıdaki stratejiler uygulanabilir; 
  • Zayıf taraflarınız ile ilgili işleri delege edin,
  • Ekibinizi  eksik yönlerinizi tamamlayacak kişilerden seçin, 
  • Hedefe ulaşmak için , kuvvetli olduğunuz alternatif yolları deneyin.
  • Sizi strese sokan iyi yapamadığınız şeylere odaklanarak, gücünüzü harcamayın, 
Birde yukardaki hikayede olduğu gibi zayıf yönlerimizi fırsata çevirebilsek ne güzel olurdu, değil mi?



18 Eylül 2014 Perşembe

Problemlere nasıl yaklaşmalıyız?



Bir akıl hastanesini ziyaret eden bir adam doktora, bir kişinin akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl anladıklarını sorar.
Doktor;
- Bir küveti suyla dolduruyoruz ve hastaya 3 şey veriyoruz. Kova, kaşık ve fincan. Sonra küveti nasıl boşaltmayı tercih edeceğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?
Adam;
- Anladım, normal bir insan kovayı tercih eder, çünkü kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Gerçek akıl sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.
 
kaynak

Sanırım işletme körlüğü nedeniyle çoğu zaman en doğru ve basit çözümü göremiyoruz. Bunun için en basit yol , problem çıkan bölümde çalışmayan kişilerin de yer aldığı ekip çalışmaları ile çözümü aramaktır. Tabi dışarıdan katılacak bu kişiler çokta ilgisiz olmamalı. Örneğin, kalite kontrol yada bakım elemanları işletmedeki problem çözümüne dahil edilebilir.

Problemin kaynağına inmek için, veri toplama işine önem vermeliyiz. Bir makinede firelerin arttığını düşünelim. 

-Hammaddeden mi? Malzeme değişikliği var mı?Varsa değişiklikten sonramı fire artışı olmuş incelemeliyiz. Mümkünse farklı malzemeler kullanarak fireyi ölçmeliyiz. 

-Makineden mi? Bakımcılarla işbirliği yaparak , bir arıza olup olmadığına bakmalıyız. Varsa alternatif makinelerdeki fire değerlerini kıyaslamalıyız.

-Operatör hatası mı? Operatör değişikliği var mı? Vardiyalar arası fire farkları var mı? Eğitim ihtiyaçları ne durumda incelemeliyiz.

-Metot değişikliği var mı? Talimatlar yeterlimi, anlaşılıyor mu?

- Çevre koşullarında bir değişiklik probleme neden olabilir mi?Sıcaklık, nem, toz vb.

Ekibin tüm olasılıklar için bilgi ve veri toplaması gerekir, daha sonra uygun çözüm önerileri sıralanacaktır.

Ekip çalışmaları ile problemlerin çözümü, işletmeye canlılık kazandırır, verimliliği arttırır, motivasyonu yükseltir. Çalışanların en çok zor bir problemin üstesinden geldiğinde mutlu olacaklarını unutmayalım. Biz de öyle değil miyiz?