-->

Sayfalar

3 Ekim 2013 Perşembe

Daha yapacak çok işimiz var…


2000’li yılların başında  (daha süreç yönetimi kavramı Türkiye’de yeni önem kazanmaya başlamıştı) Çorlu’da çok büyük bir şirketten eğitimime katıldılar ve benden ‘Süreç Yönetimi’ konusunda danışmanlık yapmamı istediler. Ben de, elektronik sektöründe, süreçlerle yönetim uygulamış, faaliyetlerini daha sonra küçültmüş bir şirketten emekli olmuş danışman bir arkadaşımı yanıma alarak genel müdürleri ile görüşmeye gittim.
Tüm yönetim kademesi toplandıktan sonra, arkadaşım yapacağımız çalışmayı anlatan bir sunum için ne kadar süresi olduğunu sordu. Gn. Md. esprili bir dille sabah yurtdışına çıkacağını, gömleklerini ütülemek için 1 saat önce kalkması gerektiğini, yani sabah dörde kadar vaktimiz olduğunu söyledi. Vakit çok diye olsa gerek arkadaşımda uzun uzun süreç yönetimi, iyileştirme gibi kavramları anlatmaya başladı.
Bir süre sonra dinleyen müdürler sıkılıp uyuklamaya başladılar. Zaten anlattıkları o kadar detaylı ve karışıktı ki,  ben bile anlamaz olmuştum. Hatta bir iki kere dirseğimle ‘kes artık’ anlamında işaretler yaptım. Sonunda bitirdi. Herkes bir oh çekti ve uyandılar. Müdürlerden birisi;
    -  Madem bu kadar güzel şeyler yaptınız da neden şirketinizi küçültüp, üretimi dahi fason yaptırıyorsunuz? Diye sormaz mı…
Tabi arkadaşım ne diyeceğini şaşırdı, yurt dışından merkezin kararı filan gibi bir şeyler geveledi. Bize teşekkür ettiler ve oradan ayrıldık. 
Sonradan keşke yalnız gitseydim diye düşündüm, aslında benim bu konuda bildiklerim yeterliymiş firma için.  Hatta arkadaşımın anlattığı karmaşık gelen bilgiler onları korkuttu, bunları uygulamak zor diye düşündüler.


Bu maceradan sonra kendime dersler çıkarttım;
    -    Müşterinin ne istediğini tam olarak anlamalısın, hem de en baştan itibaren. Anlamazsan yanlış ürün yada hizmet sunar, müşteriyi kaybedersin.
    -    Her şeyin en iyisi değil, yeteri kadar iyisi bize yeter. 'Yeteri kadar iyi’ kavramı kime bağlı; müşteriye. ‘Yeteri kadar iyi’yi yeteri kadar kaliteli anlamında kullanıyorum, kalitesiz değil.
    -    Bence, her iş için bu düşünce tarzı geçerli . Bir işin en güzelini yapmaya kalkan mükemmeliyetçilere lafım. Hem çok zaman harcıyorsunuz, hem de ‘yeteri kadar iyi’ ile ‘mükemmeli’ çoğu insan, müşteri ayıramıyor bile. Ben hep birlikte çalıştığım arkadaşlara ‘mükemmel iyiyi öldürür’  yapacak çok işimiz var, mükemmel için vakit kaybetmeyin, iş bitirici olun derdim. Tabi bazı özel işlerde geçerli değil bu söylediğim.En güzelini yapmamız gereken işlerde olabilir.
Danışmanlık yaptığım kobilerde çokta önemli olmayan konularda çalışanların en iyisini yapalım diye çok vakit kaybettiklerini görüyorum.  Bunun yerine biraraya gelip firmanın problemleri konusunda fikir yürütüp, kararlar alıp uygulasanız çok daha faydalı olur sanırım.

Bu acımasız rekabet koşullarında hepimizin daha yapacak çok işimiz olduğuna inanıyorum. Öyle değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder